“şu son bir sene boyunca, ileri derecede gelişmiş ancak her bakımdan normal zihnimin kendini kollarına bırakmaktan hoşlandığı mantiki mimarinin sergilediği açıklık ve tutarlılığı her yönüyle sınadım” (Vladamir Nabokov “cinnet” kitabından)
Tutarlılığı ve açıklığı samimiyeti seven bir insanımsıyım ve böyle insanımsıları da her zaman yanımda tutmak isterim. Çok prensipli bir insan imajı çizmiş olabilirim ilk cümleden, evet kendimce uygulamaya çalıştığım prensiplerim var. Prensip sahibi değilim yani, olmaya çalışan bir varlığım.
Varlıkların hayata/yaşama karşı şımarıklıklarına, kendi yaşamlarındaki hoyratlıklarına, karşısındaki varlığa bu şımarıklık ve hoyratlıklarıyla yaşattıkları vahşiliklere hepimiz şahit olmuşuzdur ister istemez.
Özellikle şu son bir sene boyunca, vakti gelip kullanılan, arıza durumunda acil olarak kullanılması gereken, savaş, deprem ve bunun gibi doğal afet durumlarında ilk yapılması gereken benim aranmam olunca ister istemez bu kendi “doğal afet”imin koşullarına karşı bir tutum sergilemem ve bunu tutarlı bir şekilde hayata geçirmem gerektiğine inandım. Hayatta her inandığım şeyi “tutarlı” bir şekilde arada bir hayata geçirmişimdir…. : ) sanırım şu sıralar arada bir yerdeyim ki hayata geçiriyorum.
Varlıklar hastalanmasınlar, zor durumda olmasınlar mümkünse her zaman da mutlu olsunlar; bunu varlıkların sıhhati rahatı ve huzurları için değil, kendi çıkarım için istiyorum. Florance Nightingale, Sister Teresa, hele hele teselli orospusu hiç değilim… sırf bu yüzden varlıkların da iyi geçinmesi için elimden geleni yapıyorum.
Kimseyi değersiz, kendimi de değerli olarak görmüyorum. Kendime de başkalarına da hak ettikleri değeri “açıklık” içinde sunmaya gayret ediyorum. Herkes yaptığı şeyin bedelini ödemek zorunda olduğunu ısrarla savunuyorum, ki ben de bu borçlu listesinin başında yer alıyorum…
Hepimizin yöntemi farklı tabii kendimizi karşı tarafa “tutarlılık” ve “açıklık” içerisinde anlatmak için bu yüzden gülümseyelim bir fotoğraf çekinelim en tutarlı ve en açık halimizi geleceğe iz bırakalım….
Her neyse, doğumumdan bugünüme kadar tutarlı olarak tek yapabildiğim şey kendime düşman yaratmamam ve başkasının bana düşman olmasını sağlayacak eylemlerde bulunmamam. Bu noktada Nabokov’dan Sezen Aksu’ya bir geçiş olsun: “düşman değilim ama düştün gözümden” sözü sanırım en “açık” görüşlerimi en özet haliyle sunuyor.
12 Ekim 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
pişman değilim ama, caydım sözümden.
"çoktan unuturdum, ben seni çoktan. ahh bu şarkıların gözü kör olsun" diye haykırmak istiyorum
fetiş yazarımsın...
ya şey şrek bende ya ama bak samimiyetimden yani onu çok sevdim onu oralarda bırakamazdım almak zorundaydım hem avrupa görüyo iyi gelir, sağ sağlim getiricem.
Kendi küçük beynimde anladığım tek şey "tutarlı olmaya çalışmak" gerisini anlamadım :)Ya da bu kadar olduğunu anlamadım :p Yani tutarlılıkla ilgili kendi deneyimim şu....Bazen tutarlı olmaya o kadar kaptırıyorum ki... Amacını aşmış bi hal alıyo...Tutarlı olma yolunda yaptığımı görememeye başlıyosun...Amacın tutarlı olmaya çalışmak,fakat gerçekten tutarlımısın değilmisin bunu görememeye başlıyosun bi süre sonra...Çünkü görevin tutarlı bi insan olmak ve odak noktan bu...vs. vs. vs....
Yorum Gönder