21 Aralık 2008

Islak Kadın ya da "Anlamazsın Anlamazsın"!

son yazıyı yazdım yazalı bir ıslaklıktır almış başını gidiyor. sürekli bir ıslanma halindeyim. yazı yazmak bilinçaltını tetikleyip başka altları harekete geçirdiğini de böylelikle anlamış oldum.

şimdi efendim ben yazı yazmam aslında, yazdığım yazıları toplasan 70 sayfayı geçmez. şimdi bir blog yazasım tuttu onda da bir garip oldum toparlayamadım, yazdıklarımın etkisinde kaldım yazamadım vs diye uzayan bahaneler zincirim var. son yazıdaki kasap figürünü düşündükçe ıslanıyorum napiiiim?!?!?! yani evden çıkamaz oldum alışverişe gidemez oldum. hele bizim caddedeki kasabın önünden geçemez oldum napıcağımı bilmiyorum. çivi çiviyi söker deyip yazıyorum.

kriz kriz dediler, dizileri kaldırdılar; dizileri kaldırınca doğal olarak trafik yapamıyorum, kalabalık yapamıyorum, yardımcı oyuncu sıfatım yavaş yavaş şaşasını kaybediyor her neyse geçen gün yine işsiz ve ıslak şekilde evde oturuyorum. telefonum çaldı, arayan necla. telefonu açasım hiç gelmedi. çünkü ;

  1. sıkıcı bir kadın
  2. yine dert anlatacak
  3. ıslağım
  4. gerek yok

dedim demesine ama yine de dayanamadım açtım ne istiyor diye. hala "bazıları cacık sever" filmindeki ses tonuyla konuşuyor; oysa ben  "neyi sevdiğini biliyorum" temalı ses tonumla karşılık verdim. herneyse gelesi gelmiş bana ben de gel o zaman dedim.

Aslında necla'yı pek bi severdim bir zamanlar. Fransa'da yaşarken kocam hep onun filmlerini alır izlerdi. o zamanlar necla fide necla fideydi yani. şimdi bakmayın mayadrom ajansta çalıştığına. yiğidi öldür hakkını yeme yani.

Ben Fransa'dan döndükten sonra, çalıştığım otelde pek bi sık görür olmuştum necla'yı, tabii neden niçin geldiğiyle pek bi ilgilenmiyordum. bi gün odaya girdim temizliğini yapmak için, baktım hala odada, kendi kendime dedim ki "bak karşında necla fide var, hadi bir cesaret" 

-Merhaba necla hanım, kusura bakmayın, odadan çıkmış olduğunuzu düşünmüştüm çünkü saat 12.

-sorun değil, biz bir gün daha uzattık, size haber vermemişler herhalde

-olsun sizinle görüşmüş oldum..

gibi bir diyaloga girişmiştik. ay ne salaklık ha! ne kezbanlık hatta. ne demek olsun sizinle görüşmüş oldum tripleri. 

sonra necla geldi bana, oturduk muhabbet ettik kriz mriz işler durgun gibi sıkıcı ve gündelik konuşmaların ardından aslında neden geldiğini anladım. meğer ıssız adam filminde oynamış  onu söylemeye gelmiş haspam. ben pek bi önemsemedim önce. ona bakarsan ben de abdülhamit düşerken filminde meydandaki kalabalıkta oynamıştım. bunu belli ettim herhalde ki "ama iki sahnem var" dedi.  "ne var canım, ben de gönül yarası filminde hem trende oturan kadını, hem de meydanda alışveriş yapan kadını oynamıştım"  diyesim geldi ama bişey demedim. sonra çekti gitti.

ama beni merak aldı mı. necla eski necla mı oluyor yoksa telaşı sardı mı! koştum gittim Issız Adam filmine. vallahi kadın oynamış. sen o yakışıklı adamı evine çağır kocan sen ve yakışıklı adam seviş. nasıl kıskandım nasıl ıslandım...  yani yanlış anlaşılmasın grup seks taraklarında bezim yok, rolünde gözüm var sadece o kadar.

sen yılların neclası cidden oyna. beni yardımcı oyuncu yapan kadın. büyük kadın harbiden. bakmayın sıkcı dediğime laf attığıma filan. otelde bulduğum kağıdın sahibi aslında o gün neclanın odasına girdiğim gün neclanın işgüzar sevgilisinin notuydu. "necla güzellliğinden bahsetti, bir gün sen de necla olacaksın!"  yapımcı sandım, yönetmen sandım setlere gittim. meğer adam o notu yazdıktan bir ay sonra ölmüş, zaten adam tefeciymiş vs. bana niye öyle bir not yazmış bilmiyorum.

ha bu arada necla hala benim o gün onun odasına giren kişi olduğumu bilmiyor. biz onunla figürasyon ajansından tanışıyoruz. hiç onun eline böyle bir koz verir miyim. ama hala içimde uktedir o adama ne dedi de, o adam onu yazma ihtiyacı duydu. bunu sanırım hiç bir zaman öğrenemeyeceğim.

milllet ıssız adam'da oynasın sen ıslak kadın olarak evinde otur. ayrıca necla fide sana sesleniyorum: "ben senin ciğerini bilirim, nelerini bilirim, anlamazsın anlamazsın"

2 Aralık 2008

Körpeliğimin Psikoanaliz Etimolojisi

Gel zaman git zaman ülkeme alışmıştım, ne de olsa vatan toparağıydı.
Fakat fransa da müşterielrin evinden aşındırdığım L'OREAL şampuanlarla
burdakiler ayni değil. Saçımı çok köpürtmüyorlar. Yada suları kötü...
Ah  fransa  ne de güzeldin son. Buralar hep toz hep toz. Sonuçta ben
kırmızı şarap içen, CNBC-E izleyen ve radikal okuyan kültürlü bir dişiyim.

Evet, dişiyim. Çünkü kadınlık birinindir. Kadın'ın sahibi vardır.
Kız ise sahiplenmeyei bekleyen yeni bir ceylan gibidir.
Yeni mi dedim, taze yani körpe. Ahhh Cemil amca. Mahallemizin kasabı
her körpe deyişimde aklıma gelir. Kasap vitrinine 'körpe kuzu bulunur' diye
yazar benim de cinsel fanatazilerimi geliştirirdi.

Körpe kuzu almaya gitmişim, göğüslerimi ellemiş Cemil amca ve olayları
babam görmüş. Ben henüz sübyan olduğumdan babamla adam satır
satıra kavga etmişler. keşke olsa bunlar. Ben dünyada önemli bir yere
sahibim de bunu ispatlamak arzusundayım bazen.

Cümle alem görsün önemimi. Hotel odalarını temizlemek oldukca gizemli bir iş.
Ben öyle buluyorum. Buluyorum çünkü bulduruyorlar. İşadamı kılıklı adamların
genç oğlanlarla ne yaptıklarını biliyorum. Odaların kapısını yanlışlıkla açıyorum.
Yanlışlığı kendim yaratıyorum.
Ohh ne de güzel oluyor.
Seviyorum adamlarla adamları izlemeyi.
Yoksa genlerimde mi sorun var?
Bence benim gibi birinde sorun olmaz kendi kendime sormamalıyım bunları.

                                 sonyninsadıkalmankopegi