15 Mart 2010

DİLEKÇE

İlgili Makama,

Ben yıllar/aylar/günler önce bir şekilde hayatınızın içine girmiş Fehmi Öztürk. İş bu dilekçe geleceğime dair planlarımı gerçekleştirmek, bugünüme dair huzurumu sağlamak amacıyla yazılmaktadır.

Hayatının içine girdiğim şahıs ya da şahısların, hayatıma soktuğum kişi ya da kişilerin oldukları yerde mutlu olmasını, kişi ya da kişilerin artık hayatıma dolaylı ya da dolaysız bir şekilde müdahale etmemesini, bahsi geçen kişi ya da kişilerin sevişip sevişip sıkıldıktan sonra akıllarına gelmemeyi, günlerini gün edip günün sonunda adımı zikretmemelerini, ilerde zengin olunca herhangi bir mal varlığım üzerinde hak sahibi olmamalarını, arada bir midelerinin sıkışmalarını, hayatlarına bakmalarını, yalnız kalmalarını, mantıklı bir düşünmelerini, tüm kredi kartları borçlarını ödemelerini, ödeyemedikleri takdirde “Fehmi slm nbr?” dememelerini, çok yakışıklı sevgili bulmalarını, internetlerinin bedava olmasını, daha fazla daha fazla insanlarla yatmalarını, gelecekte mezarıma “tavukları için yaşadı” yazısının yazılmasını ayrıca tüm taşınır ve taşınmaz mal varlığımı başkanı olduğum homofobik gayler derneğinin himayesi altına girmesini,

Bilgilerinize arz ederim..

Fehmi Öztürk

6 Mart 2010

Az ve Öz!

Kimsenin hayatımı parsellemeye hakkı yok…. Yaşlanıyorum…. dünden beri, ondan beri, bugünden itibaren, yarınla birlikte herşekilde yaşlanıyorum….

3 Mart 2010

Sakın Dokunmayın Bana; Rahat Bırakın!

Yazasım var ama ne yazacağımı bilmiyorum. Ama böyle uzun uzun çok anlamsız şeyler yazasım var hem de. havanın güneşli oluşunu on sayfada anlatabilme yeteneğim olsaydı keşke; ya da ne bileyim Demet Sağıroğlu’na karşı hayranlığımı, geçen gün gittiğim Mirkelam konserindeki “pardon siz mühendis misiniz” sorusunu, sevgilimin benden ayrılmak isteyip de ayrılmasını, Asiye’yi çok özlediğimi, Türkan Derya ile uzun metraj senaryo yazdığımızı, günde üç öğün salonun tozunu aldığımı, sigarayı çok sevdiğimi, içkiyle her akşam çektiğim kafamı, gidenleri, kalanları, yaşamak istediklerimi, yaşayamadıklarımı, yaşadıklarımı, eksileri, artıları, davlumbazımı silince iz bırakmamayı nasıl bulduğumu, karşı terasta var olan 3 tane çok ses çıkaran piçleri, Derviş Zaim’le çalışacak oluşumu, göze gelip sürekli geri kalan duvar saatimi, geçen akşam cep telefonuma gelen mesajı ve hemen ardından gelen telefon görüşmesini, en sevdiğim çorbanın mercimek oluşunu, midemin hala ağrıdığını, dişimin nasıl yarılıp alındığını, babamı çok sevdiğimi, bu akşam ne yiyceğimi, Diesel de gördüğüm anda aşık olduğum atkıyı, yaz için kurduğum fakat artık gerçekleşmeyecek olan planlarımı, kısacası her şeyi anlatasım var.  nerden başlayacağımı bilmiyorum…. kısacası çok doluyum, dokunmayın ağlarım….

ya da buyrun burdan yakın